1 Temmuz 2023 Cumartesi

AYETLERDEN BEYTÜLMAKDİS'E




 ''Önce yüreklerimizdeki Kudüs'ü işgal ettiler. Biz savaşı önce kendimizde kaybettik.'' demişti Zarifoğlu. Öyle ise en baştan başlamalıydı yola; kendimizden. Kendimizi tanımanın ve kendimize varmanın yolu da Kur'an'dan geçiyordu. Zira bizi yaradan, bizi bizden iyi bilirdi.

Allah'ın adı ile doğrulmalı, O'nun ilk emrini ihyâ etmeliydik o halde. Okumalıydık; kitabı, kendimizi, kâinatı ve insanlığı. Eğer o ilk emri hakkı ile yerine getirebilirsek şayet, yollarımız zaten hep Beytülmakdis'e çıkacaktı. Yani demem o ki okuduğumuz her ayet doğrudan olmasa da, dolaylı olarak Beytülmakdis'e ulaştırır bizi. Peki ama nasıl?

İlk kıblemiz Mescid-i Aksâ'yı bağrında taşıyan bu kutlu belde, biz Müslümanlar için imânî ve akîdevî bir mesele olarak önem arz ettiğinden, Kur'an'dan öğreneceğimiz iman, ibadet ve itikat esasları bizi Beytülmakdis'e ulaştırır. Kur'an ile tanırız biz takva sahiplerini, kafirleri ve münafıkları. Ona göre seçeriz yol arkadaşlarımızı. Hangi erdemleri kuşanacağımızı ona göre belirler, düşmanımızı ona göre bilip, Rabbimizin bize öğrettiği şekli ile hareket ederiz. Kur'an'daki kıssalardan hissemize düşenlerle, birçok peygambere ev sahipliği yapmış bu beldeye ulaşırız yine. Evvela Adem ile Havva'dan öğrenip âdemiyyeti; İsrailoğulları ile Allah'ın bize verdiği nimetleri hatırlarız. Hz.Musa kıssasında durur düşünürüz misal...Sorarız kendimize ''bizim âsâmız nedir?'' diye. Bu sorunun cevabıyla ilerleriz belki, belli mi olur? Kalpleri hep birbirine benzeyen zalimleri, buna mukabil güzel niyet ve davranış sahibi olanların mücadelelerini görürüz de Kur'an'da; o vakit ''Beytülmakdis için ne yapabilirim?'' sorumuza yanıtlar buluruz belki. Hz. İbrahim'den bahseden bir ayetle 'tek başına ümmet olmak' bilincini kuşanıp Kudüs'ün el-Halil şehrine varırız belki kim bilir. Kim bilir bir ayetle Yakûb'a Yusuf'un kokusunu getiren Allah'a sığınıp ümitlerimizi tazeler, daha hızlı koşarız. Ümmetin kızları bir Hanne olup bir Meryem ile soluklanırken; ümmetin oğulları Zekeriyya'nın duası ile icabet bulur da, Yahya'lar yetişir belki. Kalbimizi Mescid-i Aksâ'ya, yönümüzü Mescid-i Haram'a çevirip Rabbimizin emriyle; Kur'an'daki duaları nakşedersek gönül duvarımıza...O duvarı sağlamlaştırmak için ''bizi yaradan, midemize girmesi gerekeni de bilir'' bilinciyle Kur'an'a koşarız. Oradan yolumuz yine Beytülmakdis'e çıkar ve boykota. Ayet ayet yürür iken bir hadise ilişir belki gözümüz; İsrâ gecesinde Efendimiz'in Cebrail tarafından kendisine sunulan meşrubattan sütü yani doğalı ve fıtratı seçtiğini bildiren hadise. Tekrar tekrar hatırlatırız kendimize şu gerçeği: ''Gıda bozulursa kan bozulur; kan bozulursa kalp bozulur.'' Belki bu gerçek bizi, Beytülmakdis'e dair bunca çalışma varken, neden hâlâ işgalin olduğunu düşündürmeye de yöneltir. Bu vesileyle kalplerimiz düzelirse belki, namazımız da düzelir. Mü'minin mi'racı olan namazımız...

Direnişin şehri olan Kudüs'ü buluruz cihad ayetlerinde ve cihadın sadece cenk meydanı olmadığını, bir duruş sergilemek olduğunu öğreniriz. Azıkların en hayırlısı olan takvâyı kuşanıp, Usame ordusunun tozu ayaklarına bulansın isteyen Hz.Ebubekir misali bir duruşla, dua dua Kudüs'ün tozu ayaklarımıza bulansın isteriz. Kudüs'ün ilk fatihi Hz.Davud gibi, Kudüs ile adı adeta bütünleşmiş olan halife Hz. Ömer gibi, Yavuz Sultan Selim gibi, Selahaddin Eyyubi gibi bir duruş... Böylesi duruş için bir şuur, şuur için de Kur'an'ı anlamak lazım ise şayet; Kur'an ikliminde adım adım yürürken durup dinleneceğimiz en güzel duraktır Kudüs. Durup dinleneceğimiz, bir şeyler öğrenip her defasında yine oradan yola devam edeceğimiz bir durak. 

Melike SOSLU

(Bu yazı Hucurat Hareketi'nin 'Aksa Halkaları'

 projesi kapsamında yazılmıştır.) 



 

 

MEHMET ÂKİF'E MEKTUP

  Erzurum,20.12.2023   Pek Muhterem Milli Şairimiz, Her ne kadar yıllardır sizin şiirlerinizle hemhâl olup, âdeta sizinle konuşuyormuş...