16 Ocak 2023 Pazartesi

İNSAN



 

''Asra yemin olsun ki, insan gerçekten ziyandadır.'' (Asr 1-2)

İnsan; semâvâttan arza, hayvanattan nebâtâta her şeyin kendisi için yaratıldığı ve fakat ziyanda olan insan... Aklı ile bütün varlıklardan ayrılmış, ilâhi kitapta sürekli Rabbinin 'hâlâ akletmez misiniz?' sorusu ile karşılaşmasına rağmen aklını hevâsına esir etmiş, âlemin özü olmasına rağmen özünden uzaklaşmakta ısrarcı olan insan...

Sahi neydi insan, kimdi? Adem ile Havva'dan bu yana kaç çeşit insan gelip geçmişti şu yerküreden..?

Gelip geçmişlerdi de, kaçı ziyanda olanların dışında tutulmuştu peki?

Bilmem, ben bilmem ki. Ben bilmem.  

Tüm bu soruları bir kağıda yazıp buruşturarak önüme atanlara Yûnus misâli verilen bir cevaptır; ben bilmem.

Ben bilmem ki insan kimdir, nedir... Çeyrek asırlık şu ömrümde nice insan tanıdım da, hâlâ bilemedim kimdir insan, nedir...

Aldanan mıdır, aldatan mıdır; kırıp döken midir, kırılıp dökülen midir; gelen midir yoksa giden mi..?

Ateş midir dokunduğu yeri yakan, yoksa su mudur nerede bir ateş görse söndüren... 

Yara mıdır, yâr mı; dua mıdır, imtihân mı yahut arşı ve ferşi inleten kocaman bir âh mı?

Başkalarının mutluluğu ile mutlu olan mı yoksa başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk kurmayı arzulayan mı? 

Nedir insan, kimdir? 

Nisyandan türeyen insan... Unutan, erteleyen, terk eden insan. 

Ahdini, benliğini, vicdanını, dünyanın sonlu olduğunu ve fakat onu bekleyen sonsuz bir hayat olduğunu unutan insan. 

Tek damla kan, bin tane kaygı... 

Hani ne söylense tam karşılığı olmaz ya bazı şeylerin; işte öyle bir muammadır insan. 

Zâhirde Müslüman, bâtında münafık; görünürde dost, arkada düşman.

Bir selâya bakan kısacık bir ömür için, ahireti unutan, yeryüzünde bozgunculuk çıkaran, kan dökücü insan...[1]

Geçici menfaatlere; altına, gümüşe, mallara ve evlatlara karşı düşkünlüğü[2] ile tanınan, zayıf yaratılışlı,[3] vefâsız,[4]nankör,[5]şımarık[6]

Bir damla su, apaçık bir düşman…[7] 
Göklerin, yerin ve dağların kabul etmekten çekindiği sorumluluğu, emaneti yüklenen,[8] fakat aceleci[9] ve ümitsiz[10] olan insan… 
Kimisi ahsen-i takvimde, kimisi esfel-i safîlinde… Amma hepsinin  varacağı yer Hakim'in kendisinin şahit olacağı bir yerde. 
Öyle ise mesele insanın ne veya kim olduğunu bilmekte değil; nereye ve kime vardığını bilmekte. ''İman ettim'' diyenin üstünde Müslümanlık adına bir nişâne görebilmekte.

Fakat  Âkifçe bir serzeniştir içimde Müslümanlık da şimdilerde... Hani o der ya: ''Müslümanlık nerede! Bizden geçmiş insanlık bile... Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile! Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir; Müslümanlık bilmem amma, galiba göklerdedir...''

 


MELİKE SOSLU 

 
 
 



[1] Bakara 2/30

[2] Âl-i İmrân 3/14

[3] Nisâ 4/28

[4] Yûnus10/12

[5] İsrâ 17/67

[6] Hûd 11/9

[7] Nahl 16/4

[8] Ahzâb 33/72

[9] Enbiyâ 21/37

[10] İsrâ 17/83

MEHMET ÂKİF'E MEKTUP

  Erzurum,20.12.2023   Pek Muhterem Milli Şairimiz, Her ne kadar yıllardır sizin şiirlerinizle hemhâl olup, âdeta sizinle konuşuyormuş...