Filistin’de var olduğu günden bu yana sürekli genişleme
politikası izleyen İsrail, bu ilhak siyasetinde Kudüs bölgesine özel önem
vermektedir. Özel bir statüsü bulunan ve bu statünün sürdürüldüğü Kudüs’ü ele
geçirme hedefi ile İsrail, 1967 savaşı üzerine Doğu Kudüs’ü de işgal edince,
tümüyle işgal planını uygulama zemini bularak, bölgeye Yahudi yerleştirilmesine
ve daha fazla Kudüs topraklarının elde edilmesine özel bir çaba göstermekle
beraber, bölgede birçok hukuksuz politika uygulamış ve günümüzde de uygulamaya
devam etmektedir. İşgal altındaki Doğu Kudüs’te zorunlu sürgün politikaları, kolektif
cezalandırma, ev mühürleme ve yıkma bunlardan bazılarıdır. Bu uygulamalardan
bir tanesi de bölgedeki Müslüman esnafı oradan çıkarmak istemesidir. Bugün buna
stratejik konumu oldukça önemli olan tarihi bir dükkanın sahibi Filistinli Emad
Abu Khadejih ile şahit oluyoruz. Gelin evvela bu dükkanın önemini hep beraber öğrenmeye
çalışalım…
Kudüs’te eski şehir bölgesinde bulunan bu dükkan Mescid-i
Aksa’nın Silsile Kapısına 40 m, Burak Duvarı’na ise birkaç adım uzaklıktadır.
Doğu Roma İmparatorluğu’ndan Haçlılara, Eyyubilerden Memlüklü ve Osmanlı’ya
kadar birçok medeniyet tarafından kullanılan bu dükkanın sağında Memlüklerden
kalma Taştemuriye medresesi ve medresenin önünde istiridye kabuğu formlu bir
sebil bulunmaktadır. Dükkanın solunda ise Memlüklerin emirlerinden Seyfettin
Taz tarafından yaptırılan iki türbeli Taziye Medresesi bulunmaktadır.
Dükkanın ortasından yeraltına bir kapı açılır ki; burada Kıyame
Kilisesi, Burak Duvarı, Mescid-i Aksa avlusu gibi Kudüs’ün farklı yerlerine
uzanan tüneller mevcuttur.
İşte tüm bu özellikleri dolayısıyla İsrail bu dükkan için
Emad Abu Khadejih’e 24 milyon dolardan 40 milyon dolara kadar birçok teklifle gitmişse
de çocukluğundan beri orada çalışan Emad amcamız baba yadigarı bu dükkan için
sunulan teklifleri her defasında ‘’Burası benim değil, Allah’ın’’ diyerek
reddetmiştir. Yaşadığı maddi sıkıntılara rağmen Roma’dan kalan sütunlara
elleriyle vurarak ‘’Ben bu sütunlar gibiyim. Kudüs’te doğdum ve inşaAllah
burada öleceğim’’ diyerek hâlâ kendisine çok güzel hayat şartları sunacak
milyon dolarlık teklifleri reddetmektedir.
Beşik tonoz taş örgü tavanı altında Türkiye’den giden
herkesi kendi evinde gibi ağırlayan bu asırlık dükkanın sahibi Emad Abu
Khadejih tam bir Türkiye sevdalısıdır. Kudüs’ü karış karış gezdikten sonra
dinleneceğiniz ilk durak olan bu dükkanda Türkçe ezgilere eşlik edebilir,
Türkçe dersi vermek için gönüllü çalışan gençleri hayranlıkla seyredebilir ve
hatta Nasreddin Hoca’nın cübbesiyle kavuğuna bile rastlayabilirsiniz.
‘’Bu topraklarda halkı kucaklayan ve insanca muamele eden
son devlet Osmanlı’ydı. Osmanlı’nın geri dönmesini ne kadar temenni ettiğimi
anlatmam imkansız.’’ diyerek duygularını ifade etmeye çalışan Filistinli
amcamız, dükkanını TİKA’nın restore ettiğini gösteren belgeyi üzerine astığı
bir bez parçasıyla saklamak zorunda kalsa da bu üstü örtülü belgenin üzerinde
asılı duran Abdulhamit Han portresiyle duruşunu bir kez daha belli etmektedir.
Her köşesinde bir Türk izine rastlayacağınız bu dükkanda
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kocaman bir portesi de bulunmaktadır. Türkiye
ve Erdoğan sevgisine sadece bu dükkanda değil, o bölgede bulunan birçok
dükkanda rastlayabilir ve hatta Erdoğan marşı bile dinleyebilirsiniz.
Fakat tüm bunlar İsrail’in dükkanınıza baskın yapması için
güzel bahaneler olacaktır.
Öyle ki birkaç gün önce Recep Tayyip Erdoğan’ın portesini
bahane ederek Emad amcanın dükkanına yapılan baskın, sabah saat ondan ikiye
kadar sürmüş, çeşitli bahanelerle birçok ceza yazılmıştır.
Elektrik ve aylık vergi dışında, yazar kasa mevcut oluğu halde
olmadığı iddiasıyla yazılan cezadan buzdolabının dışarıda olmasına kadar birçok
saçma gerekçeyle yaklaşık 800 bin TL ceza yazmışlardır.
Bugün katıldığı canlı yayında Türkiye’ye şöyle seslendi Emad Abu Khadejih:
‘’Belediyeden izin almadan dükkanın içinde tamirat
yapmama izin yok. Doğalgaz tüplerine el konmasına rağmen onlar için de ceza
kesildi. Dükkanda çay ve su dışında bir şey satamam, izin almak zorundayım.
Benim için önemli olan bi şeyler satmak değil, bir şeyler satamasam da bu
dükkanı kapatmak istemiyorum. Bu dükkan çok önemli bir konuma sahip. Hiçbir
vakıf, dernek vs yanımda durmuyor, çok kötü durumdayım. Bu cezaları 45 gün
içerisinde ödemem gerekiyor. Yardımınıza ihtiyacım var. Bu cezaları
ödemezsem dükkanı kapatmak zorunda kalırım. Yurtdışına çıkamam, hiçbir yere
gidemem. Ben özellikle Türkiye’ye gitmeyi çok istiyorum.’’
Tarih kokan o dükkanın ruhuna, Emad amcanın Türkiye
sevdasına ve kararlı duruşuna şahit olmuş biri olarak size tüm bu cümleleri
iletmeyi bir vazife bildim kendime.
Günümüzde hâlâ araştırmadan, kulaktan dolma bilgilerle ‘’Filistinliler
topraklarını sattı’’ yalanına inananlara karşılık; asırlık dükkanıyla ve
kararlı duruşuyla en güzel cevabı veren Emad amcanın sesine ses olmak, düşülen
bu yanlışı telafi edebilmek adına belki de güzel bir fırsattır.
Yıllardır Türklere ev sahipliği yapan, tarihimizi ve bizim
kutsalımızı muhafaza edebilmek adına mücadele eden bu amcamıza yardım etmek hepimizin
boynunun borcudur.
O halde el ele verip gür bir sedayla bağırmanın, birlik
olmanın vaktidir.
Temel amaçları Müslüman halkların Filistin davasına
ilgilerini zayıflatmak ve Filistin halkının mağduriyetine bigane kalmalarına sebep olmak olan Siyonistlerin
ortaya attıkları asılsız iddiaları yok etmenin vaktidir.
Filistin davasının kuru bir toprak meselesi veya sadece
Filistinlilerin omuzlarında taşıması gereken bir dava olmadığını; bu davanın
ümmeti ilgilendiren ve inançla bağlantılı bir dava olduğunu göstermenin vaktidir.
MELİKE SOSLU
NOT: Yardım için mesut.eryatan veya khanalquds instagram hesabıyla iletişime geçebilirsiniz.