İslam’ın beş şartından biri olan namaz… İslam’ın şartı,
Allah ve Rasulü’nün emri, Müslüman olmanın gerekliliğidir namaz. Bu yüzdendir
ki, insana ‘karnın acıkınca yemek yiyor musun?’ ya da ‘uykun gelince uyuyor
musun?’ diye sormak ne kadar saçma ise, Müslüman olana da ‘namaz kılıyor
musun?’ diye sormak aynı şekilde saçmadır aslında. Fakat günümüz Müslümanları
için maalesef bu soruyu sormak durumunda kalıyoruz. Etrafımızda namaz kılan
insan sayısı git gide azalıyor. Namaz kılmayan bir Müslümana (!) bunun sebebini
sorduğumuzda aldığımız yanıtlar da oldukça ironik: ‘’Benim kalbim temiz!’’
‘’Namaz kılanların her türlü kötülüğü yaptığına şahit oluyoruz. Öyle kılacağıma
hiç kılmam daha iyi! Beni namazdan soğuttular!’’
Peki ama bu gibi bahanelerin arkasına saklananlar, kalplerin
özünü yalnızca Allah’ın bilebileceğini1 bilmezler
mi? Ya da herkesin günahının da sevabının da kendine olacağını2 bilmezler
mi?
Bu soruların yanıtını düşünürken, Efendimiz’in bir niyazı
geldi aklıma… O, kavminden bazıları için Allah’tan bağışlanma dilerken ‘’onlar
bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı’’ buyurmuştu.3
Evet çoğu Müslüman, maalesef hayat kitabımız, rehberimiz
Kur’an’ın ve Habîbullah’ın emirlerinden de habersiz.
Bilmiyorlar…
Eğer “Bizimle onlar (münafıklıklar) arasındaki
ayırıcı temel unsur namazdır. Namazı terk eden kimse küfre düşer.” 4 hadisini
bilselerdi, dünyalık işleri arasında ezanı dahi işitmeyip, namazı terk ederler
miydi?
“Onları (Müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden
çeviren nedir?” 5 ayetini bilselerdi, arkasına
saklandıkları bahanelerden utanmazlar mıydı?
"Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli
onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar.
Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar.’’ 6 hadisini
bilselerdi, bile bile zarara yürüyenlerden olurlar mıydı?
Namaz ki; mü'min'in miracı, gözümüzün nuru, gönlümüzün
ilacı...Kalır mı hiç onu dosdoğru kılanın yüreğinde acı ? Rahmân olan kitabında
sabır ile beraber anarak7 onu bize kılmamış mı bir
yardımcı?
Nasıl gafil olur 'Rabbim Allah' diyen, Allah ile en yakın
olabileceği ân olan secdeden?
Yankılanırken dört bir yanda her gün beş vakit ezan-ı
Muhammediyye... Nasıl duymaz olur kulaklar ''haydi kurtuluşa, haydi
felaha...''nidalarını...
Efendimiz (s.a.v) havz-ı kevser başında abdest azalarından
tanıyacak iken ümmetini; kışın zemherisinde dahi nasıl zor gelir ümmetine
abdest almak...
Namaz, bir bilinçtir, şuurdur, duruştur. Aşk ve şevktir,
huşûdur. Tıpkı Ensâr'dan Abbâd b. Bişr'in bir müşrik tarafından oklarla
yaralanmasına rağmen ''sûreyi yarıda bırakıp namazı kesmektense ölmeyi tercîh
ederdim''8 deyişi gibi...
‘’Namaz psikiyatrik bir tedavidir. Çünkü namaz kılan,
kendini yalnız hissetmez. O, en büyük güce bağlıdır. O gücün inâyeti içindedir.
Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz.’’9
Namaz; acılar, sıkıntılar, dertler, kederler etrafınızı sardığında
ve yüreğiniz patlayacak gibi olduğunda, kimseye hiçbir şey anlatamadığınızda,
kimse sizi anlamadığında öylece susup ağlasanız dahi sizi rahatlatan,
anlaşıldığınızı hissettiğiniz, her şeyi bilene, el-Âlim olana teslim olduğunuz
yerdir.
Namaz, sabırdır. Her rekatta din gününün, hesap gününün tek
hâkimi olana sığınmanın verdiği ferahlıktır.
Namaz; bir tekbir ile dünyayı ve dışarıda olan her şeyi
elinin tersi ile itmek; huşû ile dünyanın sahibinin huzurunda el bağlamaktır.
Namaz bir şükürdür. Alıp verdiğimiz nefese, yiyip
içtiklerimize, kâinata ve daha sayamayacağımız bir çok nimete şükür… Âlemlerin
yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, gül kokulu Peygamberimiz bile bu şükrü eda
edebilmek için mübarek ayakları şişene kadar namaz kılıyordu10 da;
ümmeti neden günde toplam bir saat bile sürmeyen vakit namazlarını dahi
kılmaktan aciz oluyor?
Kalkın ey Müslümanlar! Neyin telaşında iseniz bırakın onu
ezan okunduğu vakit. Yaptığınız her işin, sahip olduğunuz her konumun Allah'a
ait olduğunu ve O'ndan değerli hiçbir şeyin olmadığını hatırlayın! Şu üç günlük
dünyada ne ise gönül bağladığınız O'ndan gayrı, bırakın onu bir kenara; sakın
ha Rabbinizden çok hiçbir şeye vakit ayırmayın! Zira Allah, sizi gönül bağladıklarınızla
imtihan eder.11
Vaktinizi vakti verene verin! Her şey emanet... Can da,
canân da; ana da, vatan da; evlat da, mal da...
Hepsini ardınızda bırakacak ve Allah'a döndürüleceksiniz.
Yanınızda götürebileceğiniz tek şey amelleriniz olacak. Bu amellerin en başında
namaz olduğunu hatırlayın!
Kalkın, sımsıkı sarılın namaza ve bir daha hiçbir şey sizi ondan bir vakit dahi ayıramasın!
Kalkın, dem bu demdir!
MELİKE SOSLU
1.Fâtır Suresi 38. Ayet
2.Fâtır Suresi 18. Ayet
3.Buhârî,Enbiyâ 54
4.Tirmizî, Îmân 9
5. Bakara Suresi 142. Ayet
6.Tirmizî, Mevâkît 188
7.Bakara Suresi 153. Ayet
8. Ebû Dâvûd, Tahâret, 78/198
9.Cemil Meriç
10. Buhari, Teheccüd, 6
11. Enfal, 8/28